Zaman Nedir?

 
Zaman Nedir? Zaman Nedir?

Eğer uydu ile dünyadaki saatlerde bu zaman farkı ayarlanmasaydı ne olurdu? O zaman yanı başınızda oturan arkadaşınıza telefon ettiğinizde bile gönderdiğiniz sinyal, arkadaşınızın telefonu on santim ötede olmasına rağmen onu asla bulamaz ve kontak kuramazdı. Bu yüzden dünyadaki saatler yaklaşık yirmi kilometre yukarıdaki uydulardaki saatlerden günde 38 milisaniye daha geri kalır. Her neyse, hepsine gelecek bölümde devam edeceğim. Konuya iyi derecede aşina olmayanlar için burada da çok sürpriz yapılanmalar var. Yani telefon görüşmesi olamazdı. 140Prof. Konuyu özetlersek; evrende, bağımsız sabit bir hızda akıp giden zaman diye bir mevhum yok. Tabi, hareket etmek demek, enerji harcamak demektir. tamamı atomlarına kadar donmuş her şey o anda çalışmaya başladılar. Şimdi bu durumda dünyadaki zaman neyi gösterir? Cevap gayet basit: Dünyadaki takvim ve saat donduğu andan yani 20 Şubat 2024 saat on ikiden itibaren tekrar başlayacaktır. Bu sistem, gönderilen sinyalin yerini bulması için uydu ve yerdeki saatin eş zamanlı olması zorunludur, yoksa kullanılamaz. İyi de var olan her şey gibi, biz de doğup bir süre sonra yaşlanıyor ve ölüyoruz. Dolayısıyla önce uzay-zaman konusunu işleyelim sonra matematiğe devam edeceğiz. O anda tüm evrende hareket dondu, fizik yapı tamamen durdu. Zaman, diğer boyutların hepsine içkin olarak var. Yani zaman verilerek ölçülebiliyor. Önceki bölümün sonunda fizik yasalarının neler yaptığına geçmeden önce başlangıçta ki uzay zamanın özellikle zaman konusunun çok karmaşık ve şaşırtıcı bir oluşum olduğunu belirtmiştim. Zira yukarıda da belirtiğim gibi en, boy, derinlik dediğimiz boyutlar başıyla sonu arasında kendi ölçeklerinde mesafelere sahipler. İşte akıp geçen bir zaman olmadığı için hareket durunca zaman da durdu. Bu da sinyallerin çıkış ve gideceği cihazların konumlarında kilometrelerce sapmaya sebep olur demektir.  Burada doğal olarak aklınıza şu gelebilir; dağlar, taşlar kayalar vs. Buna bir benzetme yaparsak; şişirilmemiş boş balonla, şişirilmiş içi dolu balonun durumuna benzetilebilir. Böylece yanındaki saat, dünyadaki saat ile eş zamanlı çalışmaya başladı. Sonra bu cihazı dünyadaki takvim ve saate göre ayarladı. Daha basit olarak söylersek; zaman olarak bildiğimiz unsur hareket bağlı bir şey. Muller Şimdi, Zamanın fiziği S. Zira dağ, taş, demir, çelik var olan her nesne atomlardan oluşur ve tüm atomlar, kuantumlardan oluşan yapısı gereği durmaksızın hareket halindedir. g. Öyle düz bir akış şeklinde değil tıpkı bir film şeridi şeklinde kare kare devam eder. Çünkü kuantum alanları uzay oluştururken, bir şeyin içine girip kendine yer açmaya, sığmaya çalışmıyor. Bilindiği gibi zamana dördüncü boyut deniyor. “Uzay ve zaman, görelilikle birbirine bağlanır. Ancak bu boyut diğer boyutlardan ayrı olarak var olan bir boyut değildir. Ve tüm olgular, kendine özgü mesafelerde hareket ederek oluşur. Bu yüzden NASA gönderilen uydulardaki saatlerin hızları yerdeki saatlerin hızına göre ayarlanmış, senkronize edilmiş olarak göndermiştir. e S. Evrendeki zamanın durumu budur. InstagramXFacebookLinkedlnBu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. O kendi salınım, titreşim yaparak uzay dediğimiz kapsadığı alanını, kendi oluşturuyor. Bu durumda, hangi ölçekte olursa olsun, uzay denilen hacim ya da alan, aynı zamanda başı ve sonu arasında bir mesafeye sahiptir. Bu durum birçok deneyle de kanıtlanmıştır. Yani uzay olarak görülen şeyin içi boş değildir, çok seyreltikte de olsa enerji bulunan alanlardır. Ve her şey kendine özgü belli bir hız aralığında enerjiyi harcayabilir. Tabii bu yanlış bir değerlendirme olur. Sistemde her nesne kendi zamanını kendi içinde barındırıyor. Kısaca uçmakta iken donan kuş, tam düşerken donan taş, dalgalanan deniz hareket eden insanlar vs. Evrendeki tüm uzay, enerjiden oluşmuş kuantum alanlardır. Cep telefonları GPS (Global Positioning System) görelilik teorisinin zaman denklemlerini kullanarak çalışır. O da bilime göre tüm evrende kesikli hareket eder. Peki aradan geçen bu aylar yıllar nedir? Kendiliğinden geçen bir zaman yoksa, bizim bu deneyimlediğimiz süre nedir?Bu bölüme kadar hep evrenin bigbang öncesi durumlarındaki birçok bilinmezler veya cevapsız soruları işledim ve yasaların nasıl var olup da bu evreni oluşturabildiğine dikkat çektim. Dolayısıyla başlangıçta ortaya henüz sayacak bir şey çıkmamışken, bir nesne yokken, böyle bir sayısal sistemin kendinde içkin var olması veya tasarlanması da çok düşündürücüdür. Şimdi bu konuyu mümkün olduğu kadar anlaşılır bir şekilde açıklamaya çalışayım: Öncelikle, uzay bir boşluk değil, bir nesnedir. O anda tüm evren ve dünyada durmuş olan her şey kaldığı yerden harekete geçti. Özetlersek zamanı Einstein’in görelilik kuramından itibaren sabit bir şekilde akıp gitmediğini, kütle çekimi ve hıza göre değişken olduğunu biliyoruz. Yani ortada uzay yoktur. Ancak arada şu fark vardır, şişirilmemiş balon içi boş olsa da hala nesnedir ama içi boş uzayın nesnesi yok demektir. Muller’in söylediği şey, uzay ve zaman biri birinden ayrı iki şey değil, birleşik özelliklerdir. Yine diyelim ki, bir süre sonra bir nedenle evrendeki hareketi durdurmaya karar verdi. Uzay ve zamanda yaşamıyoruz, uzay-zamanda yaşıyoruz. Biz bu içinde enerji olan alanların kapsadığı dış sınırlarına hacim ya da uzay diyoruz. Zamanın bu gerçekliğini, hepinizin kullandığı cep telefonları üzerinden bir örnek vererek anlatayım.  Zaten titreşim yani frekans, birim saniyedeki titreşim sayısıdır. . Konuya ödüllü fizik profesörü Richard Muller’den alıntıyla başlayalım. Ayrıca zaman, gündelik yaşamda da bir saatlik yol on dakikalık iş vs. Yani kendi oluşturdukları mesafeyi katederek yine kendi oluşturdukları zamanı da kullanmış oluyorlar. Bu durum defalarca kanıtlanmıştır. Evrenin çalışan sisteminin temeli böyledir. Dolayısıyla içinde bir şey olmadan uzay oluşamaz. Uzayın dış çizgisi yoktur dedik. Hareket yoksa zaman da yoktur uzay da yoktur. Dolayısıyla kuantum dünyasında hareket durmaz, durursa, zaman da durur. gibi mesafe ve hareket süresi için de kullanılan bir unsurdur. Eğer evrendeki zaman olaylardan bağımsız, kendiliğinden akıp geçen bir yapıda olsaydı, o zaman dünyadaki saat de, Tanrı’nın saatiyle aynı 100 yıl sonrasını göstermesi gerekirdi. İşte bu nedenle önceki bölümde fizik yasaları, amiyane bir tabirle önünde bulduğu enerji dediğimiz hammaddeye bakıp, ortada hiçbir örneği yokken, uzay zaman gibi ilginç bir mekanizmayı ön görmesi veya tasarlaması müthiş bir sonuçtur dedim. Yani olaylar, enerjilerini, an, an dediğimiz kesikli aralıklarla değişim gösteriyor. Önündeki cihaza baktı takvim 20 Şubat 2024 saat on ikiyi gösteriyordu ve düğmeye bastı. “Büyük patlama “öncesinde” ne uzay vardı ne de zaman' Richard A. Fizik yasaları evrende doğrusal akıp giden bir zaman yaratılmadığını söylüyor. Enerjinin harcanması ise süreç gerektirir. Bu konunun daha kolay anlaşılması için bir kurgu hikâye ile anlatayım:Diyelim ki Tanrı bir nedenle kendi katında takvim ve saati olan bir cihaz yaptı. gibi milyonlarca, milyarlarca yıl sabit duran hareket etmeyen nesneler var ama zaman durmuyor diyebilirsiniz.  Son olarak zaman ile ilgili bir başka özellik var. Böylece dünyanın her yeriyle anında görüşebiliyoruz. Nokta dahil, Planck uzunluğu kapsamında olan tüm nesneler yapılarında mesafe barındır. Biliyorsunuz istatistik, nicelik yani sayılacak nesneler, doneler gerektiren bir matematik alanıdır. Ayrıca başlangıçta bizim istatistiksel matematik dediğimiz sistem devrede. Uzatmayalım, Tanrı evreni yeniden harekete geçirmek için düğmeye bastı. Bu mesafeleri frekans dediğimiz titreşimler oluşturuyor. İşte enerjinin hareket için kullandığı bu hız aralıklarına zaman diyoruz. Bir süre sonra Tanrı geri geldi ve takvime baktı, takvim 2124 gösteriyordu yani aradan 100 yıl geçmişti. ” Richard Muller a. Şimdi artık doğa yasalarının eş deyişle fizik yasalarının bigbang anı ve hemen sonrası durumuna bakacağız. Zira kütle çekimi zamanı yavaşlatır. 140.

Zaman Nedir?

Eğer uydu ile dünyadaki saatlerde bu zaman farkı ayarlanmasaydı ne olurdu? O zaman yanı başınızda oturan arkadaşınıza telefon ettiğinizde bile gönderdiğiniz sinyal, arkadaşınızın telefonu on santim ötede olmasına rağmen onu asla bulamaz ve kontak kuramazdı. Peki aradan geçen bu aylar yıllar nedir? Kendiliğinden geçen bir zaman yoksa, bizim bu deneyimlediğimiz süre nedir?Bu bölüme kadar hep evrenin bigbang öncesi durumlarındaki birçok bilinmezler veya cevapsız soruları işledim ve yasaların nasıl var olup da bu evreni oluşturabildiğine dikkat çektim. Kısaca uçmakta iken donan kuş, tam düşerken donan taş, dalgalanan deniz hareket eden insanlar vs. Evrenin çalışan sisteminin temeli böyledir. Özetlersek zamanı Einstein’in görelilik kuramından itibaren sabit bir şekilde akıp gitmediğini, kütle çekimi ve hıza göre değişken olduğunu biliyoruz. Ancak arada şu fark vardır, şişirilmemiş balon içi boş olsa da hala nesnedir ama içi boş uzayın nesnesi yok demektir. Yani kendi oluşturdukları mesafeyi katederek yine kendi oluşturdukları zamanı da kullanmış oluyorlar. Bu yüzden dünyadaki saatler yaklaşık yirmi kilometre yukarıdaki uydulardaki saatlerden günde 38 milisaniye daha geri kalır. İşte bu nedenle önceki bölümde fizik yasaları, amiyane bir tabirle önünde bulduğu enerji dediğimiz hammaddeye bakıp, ortada hiçbir örneği yokken, uzay zaman gibi ilginç bir mekanizmayı ön görmesi veya tasarlaması müthiş bir sonuçtur dedim. Her neyse, hepsine gelecek bölümde devam edeceğim. Dolayısıyla başlangıçta ortaya henüz sayacak bir şey çıkmamışken, bir nesne yokken, böyle bir sayısal sistemin kendinde içkin var olması veya tasarlanması da çok düşündürücüdür. Ayrıca zaman, gündelik yaşamda da bir saatlik yol on dakikalık iş vs. Bu durumda, hangi ölçekte olursa olsun, uzay denilen hacim ya da alan, aynı zamanda başı ve sonu arasında bir mesafeye sahiptir. Şimdi bu durumda dünyadaki zaman neyi gösterir? Cevap gayet basit: Dünyadaki takvim ve saat donduğu andan yani 20 Şubat 2024 saat on ikiden itibaren tekrar başlayacaktır. InstagramXFacebookLinkedlnBu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. Dolayısıyla kuantum dünyasında hareket durmaz, durursa, zaman da durur. Enerjinin harcanması ise süreç gerektirir. Böylece dünyanın her yeriyle anında görüşebiliyoruz. . İşte akıp geçen bir zaman olmadığı için hareket durunca zaman da durdu. tamamı atomlarına kadar donmuş her şey o anda çalışmaya başladılar. Nokta dahil, Planck uzunluğu kapsamında olan tüm nesneler yapılarında mesafe barındır. e S. Uzatmayalım, Tanrı evreni yeniden harekete geçirmek için düğmeye bastı. “Büyük patlama “öncesinde” ne uzay vardı ne de zaman' Richard A. O anda tüm evrende hareket dondu, fizik yapı tamamen durdu. Muller Şimdi, Zamanın fiziği S. Biliyorsunuz istatistik, nicelik yani sayılacak nesneler, doneler gerektiren bir matematik alanıdır. Zira yukarıda da belirtiğim gibi en, boy, derinlik dediğimiz boyutlar başıyla sonu arasında kendi ölçeklerinde mesafelere sahipler. 140. Ve her şey kendine özgü belli bir hız aralığında enerjiyi harcayabilir. 140Prof. Zira kütle çekimi zamanı yavaşlatır. Bilindiği gibi zamana dördüncü boyut deniyor.  Zaten titreşim yani frekans, birim saniyedeki titreşim sayısıdır. Bir süre sonra Tanrı geri geldi ve takvime baktı, takvim 2124 gösteriyordu yani aradan 100 yıl geçmişti. Ayrıca başlangıçta bizim istatistiksel matematik dediğimiz sistem devrede. Bu yüzden NASA gönderilen uydulardaki saatlerin hızları yerdeki saatlerin hızına göre ayarlanmış, senkronize edilmiş olarak göndermiştir. Ve tüm olgular, kendine özgü mesafelerde hareket ederek oluşur. Buna bir benzetme yaparsak; şişirilmemiş boş balonla, şişirilmiş içi dolu balonun durumuna benzetilebilir. Şimdi artık doğa yasalarının eş deyişle fizik yasalarının bigbang anı ve hemen sonrası durumuna bakacağız. Muller’in söylediği şey, uzay ve zaman biri birinden ayrı iki şey değil, birleşik özelliklerdir. Konuya iyi derecede aşina olmayanlar için burada da çok sürpriz yapılanmalar var. Daha basit olarak söylersek; zaman olarak bildiğimiz unsur hareket bağlı bir şey. Konuya ödüllü fizik profesörü Richard Muller’den alıntıyla başlayalım. Fizik yasaları evrende doğrusal akıp giden bir zaman yaratılmadığını söylüyor. Tabi, hareket etmek demek, enerji harcamak demektir. Evrendeki tüm uzay, enerjiden oluşmuş kuantum alanlardır. Bu durum birçok deneyle de kanıtlanmıştır. Bu konunun daha kolay anlaşılması için bir kurgu hikâye ile anlatayım:Diyelim ki Tanrı bir nedenle kendi katında takvim ve saati olan bir cihaz yaptı. Dolayısıyla içinde bir şey olmadan uzay oluşamaz. gibi milyonlarca, milyarlarca yıl sabit duran hareket etmeyen nesneler var ama zaman durmuyor diyebilirsiniz. Dolayısıyla önce uzay-zaman konusunu işleyelim sonra matematiğe devam edeceğiz. İyi de var olan her şey gibi, biz de doğup bir süre sonra yaşlanıyor ve ölüyoruz. Bu durum defalarca kanıtlanmıştır. Önündeki cihaza baktı takvim 20 Şubat 2024 saat on ikiyi gösteriyordu ve düğmeye bastı. Bu da sinyallerin çıkış ve gideceği cihazların konumlarında kilometrelerce sapmaya sebep olur demektir. Sonra bu cihazı dünyadaki takvim ve saate göre ayarladı. O da bilime göre tüm evrende kesikli hareket eder. Bu mesafeleri frekans dediğimiz titreşimler oluşturuyor. “Uzay ve zaman, görelilikle birbirine bağlanır. Cep telefonları GPS (Global Positioning System) görelilik teorisinin zaman denklemlerini kullanarak çalışır. Yani ortada uzay yoktur. Şimdi bu konuyu mümkün olduğu kadar anlaşılır bir şekilde açıklamaya çalışayım: Öncelikle, uzay bir boşluk değil, bir nesnedir. İşte enerjinin hareket için kullandığı bu hız aralıklarına zaman diyoruz. Yani olaylar, enerjilerini, an, an dediğimiz kesikli aralıklarla değişim gösteriyor. Biz bu içinde enerji olan alanların kapsadığı dış sınırlarına hacim ya da uzay diyoruz. Tabii bu yanlış bir değerlendirme olur. ” Richard Muller a. Eğer evrendeki zaman olaylardan bağımsız, kendiliğinden akıp geçen bir yapıda olsaydı, o zaman dünyadaki saat de, Tanrı’nın saatiyle aynı 100 yıl sonrasını göstermesi gerekirdi. Ancak bu boyut diğer boyutlardan ayrı olarak var olan bir boyut değildir. O anda tüm evren ve dünyada durmuş olan her şey kaldığı yerden harekete geçti. Yani uzay olarak görülen şeyin içi boş değildir, çok seyreltikte de olsa enerji bulunan alanlardır. Yani telefon görüşmesi olamazdı. Öyle düz bir akış şeklinde değil tıpkı bir film şeridi şeklinde kare kare devam eder. Yani zaman verilerek ölçülebiliyor. O kendi salınım, titreşim yaparak uzay dediğimiz kapsadığı alanını, kendi oluşturuyor. Evrendeki zamanın durumu budur. Uzayın dış çizgisi yoktur dedik. Sistemde her nesne kendi zamanını kendi içinde barındırıyor. Zamanın bu gerçekliğini, hepinizin kullandığı cep telefonları üzerinden bir örnek vererek anlatayım. Önceki bölümün sonunda fizik yasalarının neler yaptığına geçmeden önce başlangıçta ki uzay zamanın özellikle zaman konusunun çok karmaşık ve şaşırtıcı bir oluşum olduğunu belirtmiştim.  Son olarak zaman ile ilgili bir başka özellik var. Böylece yanındaki saat, dünyadaki saat ile eş zamanlı çalışmaya başladı. g. Zira dağ, taş, demir, çelik var olan her nesne atomlardan oluşur ve tüm atomlar, kuantumlardan oluşan yapısı gereği durmaksızın hareket halindedir. Konuyu özetlersek; evrende, bağımsız sabit bir hızda akıp giden zaman diye bir mevhum yok. Çünkü kuantum alanları uzay oluştururken, bir şeyin içine girip kendine yer açmaya, sığmaya çalışmıyor. Zaman, diğer boyutların hepsine içkin olarak var. Bu sistem, gönderilen sinyalin yerini bulması için uydu ve yerdeki saatin eş zamanlı olması zorunludur, yoksa kullanılamaz. Hareket yoksa zaman da yoktur uzay da yoktur. Yine diyelim ki, bir süre sonra bir nedenle evrendeki hareketi durdurmaya karar verdi. Uzay ve zamanda yaşamıyoruz, uzay-zamanda yaşıyoruz. gibi mesafe ve hareket süresi için de kullanılan bir unsurdur.  Burada doğal olarak aklınıza şu gelebilir; dağlar, taşlar kayalar vs.